İş kazası nedeniyle tazminat davası açabilmek için şartlar nelerdir konusu sıklıkla gündeme gelen konulardandır. 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 3.maddesinde iş kazasının tanımı yapılmıştır. Buna göre iş kazası; “işyerinde veya işin yürütümü nedeniyle meydana gelen, ölüme sebebiyet veren veya vücut bütünlüğünü ruhen ya da bedenen engelli hâle getiren olay” olarak tanımlanmıştır.

            5510 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda da hangi durumların iş kazası olarak kabul edileceği belirlenmiştir. Kanunun 13. Maddesine göre;

‘’İş kazası;

a) Sigortalının işyerinde bulunduğu sırada,

b) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) İşveren tarafından yürütülmekte olan iş nedeniyle

sigortalı kendi adına ve hesabına bağımsız çalışıyorsa yürütmekte olduğu iş nedeniyle,

c) Bir işverene bağlı olarak çalışan sigortalının, görevli olarak işyeri dışında başka bir

yere gönderilmesi nedeniyle asıl işini yapmaksızın geçen zamanlarda,

d) (Değişik: 17/4/2008-5754/8 md.) Bu Kanunun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının

(a) bendi kapsamındaki emziren kadın sigortalının, iş mevzuatı gereğince çocuğuna süt

vermek için ayrılan zamanlarda,

e) Sigortalıların, işverence sağlanan bir taşıtla işin yapıldığı yere gidiş gelişi sırasında, meydana gelen ve sigortalıyı hemen veya sonradan bedenen ya da ruhen engelli hâle getiren olaydır.’’

Şeklinde iş kazasının tanımı yapılarak iş kazası sayılabilecek haller sayılmıştır.

            İş kazası neticesinde işçinin yaralanması durumunda, şartları varsa işçi maddi ve manevi tazminat, geçici veya sürekli iş göremezlik tazminatı talepli dava açabilir. Aynı şekilde işçinin vefatı halinde de mirasçıları, maddi ve manevi tazminat ile destekten yoksun kalma tazminatı talepli dava açabilirler.

            İş kazası sebebiyle tazminat davası asıl işverene açılabileceği gibi alt işveren veya taşerona karşı da açılabilir. İşverenler burada müteselsil sorumluluk sebebiyle iş kazası sebebiyle işçinin uğradığı zararı tazminle yükümlüdür.

            İş kazası sebebiyle tazminat davası açma süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. Maddesi gereğince iş kazasının meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır. Bu süre zamanaşımı süresi olduğundan dava açarken dikkate alınması gerekmektedir.

            İş kazasının işveren tarafından Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmesi gerekir. İşveren tarafından iş kazasının bildirilmemesi halinde iş kazası tespit davası açılması gerekir.

            Ayrıca iş kazası sebebiyle tazminat davası açılabilmesi için işçinin maluliyet durumunun tespit edilmesi gerekmektedir.  İş kazası sebebiyle açılacak davalarda işçinin ve işverenin kazada kusur oranlarının tespiti de önemlidir.

            İş kazalarında genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesi, davalı birden fazla ise bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesi veya iş kazasının ya da zararın meydana geldiği yerin iş mahkemesi de tazminat davasına bakmakla yetkilidir. İş kazası nedeniyle vefat gerçekleşmişse vefat eden işçinin yakınlarının yerleşim yeri iş mahkemesi de yetkilidir.

1-İşçinin Yaralanması Sebebiyle Maddi Tazminat Davası:

İş kazası neticesinde yaralanan işçi, tedavi giderleri ile bu süreçte yaptığı tüm masraflarını, geçici iş göremezlik tazminatını, kalıcı bir zarara uğradıysa sürekli iş göremezlik tazminatını ve gelecekte iş gücü kaybına uğrayacaksa bundan doğan zararını maddi tazminat olarak talep edebilir. Bu husus Türk Borçlar Kanunu’nun 54. Maddesinde düzenlenmiş olup ilgili hüküm şu şekildedir;

MADDE 54- Bedensel zararlar özellikle şunlardır:

1. Tedavi giderleri.

2. Kazanç kaybı.

3. Çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.

4. Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar.

2-İşçinin Ölümü Sebebiyle Maddi Tazminat Davası:

İş kazası neticesinde vefat eden işçinin mirasçıları ve bakmakla yükümlü olduğu kişiler de iş kazası nedeniyle kusuru olan işverenden maddi tazminat talep edebilir. Bu husus da Türk Borçlar Kanunu’nun 53. Maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre işçinin ölümü halinde;

MADDE 53- Ölüm hâlinde uğranılan zararlar özellikle şunlardır:

1. Cenaze giderleri.

2. Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıplar.

 3. Ölenin desteğinden yoksun kalan kişilerin bu sebeple uğradıkları kayıplar.

Maddi tazminat olarak talep edilebilir.

3-İş Kazasından Kaynaklı Manevi Tazminat Davası:

İş kazası sebebiyle derin üzüntü ve acı çeken işçinin ve işçinin vefatı halinde de mirasçılarının manevi tazminat talep etme hakkı da söz konusudur. Bu husus Türk Borçlar Kanunu’nun 56. Maddesinde düzenlenmiş olup buna göre;

‘’MADDE 56- Hâkim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir.

Ağır bedensel zarar veya ölüm hâlinde, zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verilebilir.’’

Manevi tazminat talep edilmesi mümkündür.

4-İş Kazası Sebebiyle Destekten Yoksun Kalma Tazminatı Nedir?:

Destekten yoksun kalma tazminatı iş kazası sonucunda işçinin vefatı halinde bakmakla yükümlü olduğu kişiler tarafından istenebilecek bir tazminat türüdür. İşçinin vefat etmeden önceki dönemde maddi destek verdiği ve işçinin vefatı nedeniyle bu maddi desteğin yok olması neticesinde talep edilebilir. Destekten yoksun kalma tazminatını yalnızca işçinin mirasçıları değil, sağlığında bakmakla yükümlü olduğu kişiler veya işçinin yardımına muhtaç kişiler de açabilir. Destekten yoksun kalma tazminatı talep edilebilmesi için Yargıtay tarafından destek ilişkisinin varlığının ispatı için SGK’dan gelir bağlanması şartının aranmayacağı, destekten yoksun kalma tazminatı davalarında çocukların ana ve/veya babaya destek olduklarının karine olarak kabulünün gerektiği kabul edilmiştir.

            İş kazasından kaynaklanan davalar teknik ve hukuki bilgi gerektiren davalar olup iş hukuku alanında uzman bir avukattan destek alınması önem arz eder.