Hacizli malların üçüncü bir kişiye satışının mümkün olup olmadığı konusu tarafımıza sıkça gelen sorulardandır. Hacizli mal satılır mı? Sorusuna dair yanıtlara makalemizde yer verilmiştir.

  1. Haciz Nedir?

Haciz alacaklı kişinin talebi üzerine, borçlunun maaşına, emekli ikramiyesine, alacaklarına, bankadaki parasına, taşınır veya taşınmaz mallarına icra müdürlüğü tarafından el konulmasıdır. Haciz talebi icra müdürlüğüne verilecek bir dilekçe ile yapılır. İcra müdürlüğünce icra takibi kesinleşmiş ve verilen sürede borç ödenmemişse ilgili yerlere müzekkere yazılarak haciz işlemi gerçekleştirilir.

  1. Hacizli Mal Satılabilir Mi?

Borçlunun icra dosyasına ödeme yapmaması ve icra takibinin kesinleşmesi sebebiyle aracına veya taşınmazına haciz konulması, o malın satışına engel teşkil etmemektedir. Hacizli aracın veya taşınmazın satışı mümkündür. Ancak satış sonrasında da mal üzerindeki haciz devam edecektir. Hacizli malın satışı alıcı kişinin malı hacizli şekilde almayı kabul etmesi ile mümkündür. Borçlu kişinin mallarını devretmesini önleyebilmek, ancak mahkemeden devrin önlenmesine yönelik ihtiyati tedbir alınması ile söz konusu olur.

  1. Haciz Ne Zaman Kalkar?

Borçlunun taşınır veya taşınmaz malları üzerindeki haciz, icra dosyasına veya alacaklıya borcun ödenmesi, icra müdürlüğüne borcun ödendiğinin bildirilmesi ve icra müdürlüğünce haczin kaldırılmasına dair ilgili kurumlara yazı yazılması ile kaldırılır.

  1. Haciz Ne Zaman Düşer?

İcra Müdürlüğünce taşınmazlar üzerine konulan haciz sonrasında alacaklı, taşınmazın 1 yıl içerisinde satışını isteyebilir. İcra ve İflas Kanunu’nun 106. Maddesi;  “Alacaklı veya borçlu, hacizden itibaren bir yıl içinde haczolunan malın satışını isteyebilir.” hükmü gereğince borçlu da hacizli aracının cebren satılmasını isteyebilecektir.

Taşınmazlar üzerine konulan haciz işlemi 1 yılın sonunda yenilenmez veya taşınmazın bu süre içerisinde satışı istenmezse taşınmaz üzerindeki haciz düşecektir.

Araç üzerine konulan hacizde ise, araç taşınır niteliğinde olduğundan 6 ay içerisinde aracın satışının istenmesi mümkündür. Aynı şekilde araç üzerine konulan haciz 6 ay içerisinde yenilenmezse araç üzerindeki haciz de düşecektir.

  • Emsal Yargıtay Kararları:
  • Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2020/670 K. 2020/3797 Sayılı Kararı;

Alacaklı tarafından borçlu hakkında başlatılan genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinde, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, sair fesih iddiaları ile beraber, haciz tarihinden itibaren süresinde satış istenmediğini, hacizlerin İİK’nun 106-110. maddeleri uyarınca düştüğünü, ihalenin usulüne uygun olmadığını ileri sürerek 16.05.2019 tarihli taşınmaz ihalesinin feshini istediği, ilk derece mahkemesince; şikayetin reddine karar verildiği, borçlu tarafından ilk derece mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince; istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

İİK.nun 106.maddesinde; “Alacaklı, haczolunan mal taşınır ise hacizden itibaren altı ay, taşınmaz ise hacizden itibaren bir yıl içinde satılmasını isteyebilir” hükmüne yer verilmiştir. Aynı Kanun’un 110. maddesinde ise; “Bir malın satılması kanuni müddet içinde istenmez veya talep geri alınıp da, bu müddet içinde yenilenmezse o mal üzerindeki haciz kalkar” hükmü yer almaktadır.

Satış talebinin, yukarıdaki maddede öngörülen süreler içinde olup olmadığını icra müdürü re’sen gözetmelidir. Satış talebi, bu sürelerden sonra ise, reddetmelidir. Satış isteme süresinin geçmesi nedeniyle haczin kalkmış olmasına rağmen yapılan ihalenin feshi gerekir (Baki Kuru, İcra El Kitabı, s.520).

Somut olayda, ihaleye konu taşınmaza son haczin 03.03.2017 tarihinde konulduğu, borçlunun, 20.10.2017 tarihinde Tekirdağ İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2017/402 E. sayılı dosyasında, işleyecek faiz oranına yönelik itiraz ve şikayette bulunduğu, mahkemece takibin teminat karşılığında 09/11/2017 tarihinde tedbiren durdurulmasına karar verildiği, 20/11/2017 tarihinde de durdurma kararının icra müdürlüğüne gönderildiği, Tekirdağ İcra Hukuk Mahkemesi’nin 21.02.2018 tarih, 2017/402E-2018/71 K. sayılı kararı ile şikayetin reddine karar verildiği, borçlunun istinaf etmesi üzerine … Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 25.10.2018 tarih ve 2018/1480 E.-2382 K.sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine kesin olarak karar verildiği, alacaklının 12.12.2018 tarihinde taşınmazın satışını talep ettiği, 17.12.2018 tarihinde de satış avansını yatırdığı görülmektedir.

HMK hükümleri takip hukukuna uygun düştüğü müddetçe takip hukukunda da uygulanır. 6100 Sayılı HMK nın 397/2. maddesi gereğince; ihtiyati tedbir kararının etkisi, aksi belirtilmediği takdirde, nihai kararın kesinleşmesine kadar devam eder. İcra mahkemesince verilen tedbir kararı, HMK’nun 397/2. maddesi kapsamında olmayıp, İcra ve İflas Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiş takip hukukuna özgü bir karardır. İcra mahkemesinin verdiği kararlar şekli hukuka ilişkin olup verildikleri anda sonuç doğururlar, kesinleşmelerine gerek yoktur. Bu nedenle icra mahkemesince verilen tedbir kararları, karar tarihi itibari ile son bulur. İcra mahkemesince verilen nihai kararda, bu tedbir kararının (takibin geçici olarak durdurulmasına ilişkin kararın) kaldırılmasına ve takibin devamına şeklinde bir karar verilmesine gerek bulunmamaktadır.

Öte yandan, İİK’nun 363/4. maddesi gereğince, istinaf, satıştan başka icra işlemlerini durdurmaz. Bu hükme göre, takibe yönelik itiraz ve şikayetler hakkında verilen icra mahkemesi kararları kesinleşmeden satış yapılamaz ise de; satış talebi icra işlemi olup, takibe yönelik şikayette bulunulması veya itiraz edilmiş olması alacaklının satış talebinde bulunmasına engel değildir.

Bu durumda; haciz tarihinden takibin tedbiren durdurulduğu tarihe kadar olan süre ile; şikayetin reddine karar verildiği tarihten, satış talebi tarihine kadar geçen süreler göz önüne alındığında, haciz tarihi ile satış talebi tarihi arasında satış isteme süresinin geçtiği görülmüştür.

İİK.nun 106-110. maddeleri gereğince süresinde satış istenmediği için haciz düşmüş olup, artık düşen bir hacze dayalı olarak ihale yapılamayacağından ihalenin feshi gerekir.

O halde mahkemece, şikayetin kabulüyle ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ve Bölge Adliye Mahkemesince de istinaf başvurusunun esastan reddi isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

  • Yargıtay 23. Hukuk Dairesi E. 2012/4479 2012/6395 K. Sayılı Kararı;

Şikayetçi vekili, şikayet olunanın icrai haczi sonrasında yaptığı satış talebinin İcra Müdürlüğünce reddedildiğini, şikayet olunan bu karara karşı yargı yoluna başvurmadığından bir yıllık sürede geçerli bir satış talebinin olduğunun kabul edilemeyeceğini, haczin düşmesi sebebiyle sıra cetvelinde yer alamayacağını ileri sürerek, sıra cetvelinin iptaline karar verilmesini talep ve şikayet etmiştir. Şikayet olunan vekili, şikayetin reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; şikayet olunanın, bir yıllık süre dolmadan 11.09.2009 tarihinde “dosyada hacizli bulunan menkullerin, menkul hükmündeki malların ve vasıtaların satışını taleple satış avansının dosyaya depo edilmesini talep ederim” şeklinde satış talebinde bulunduğu ve İcra Müdürlüğünce öngörülen 100,00 TL’ yi dosyaya satış avansı olarak yatırdığı, bu talebinin, İcra Müdürlüğünce reddedilmesi üzerine herhangi bir şikayette bulunulmadığı, kural olarak menkul malların, fiilen mala vaziyet edilmek suretiyle haczedildiği ve haczin tatbiki sırasında kıymet takdiri de yapılabildiği, böyle durumlarda alacaklı vekilinin icra takibinin kesinleşmesi üzerine haczettiği malın, bir yıllık süre içinde satışını talep etmekte hiçbir engeli bulunmadığı, oysa satışı talep olunan menkul malın, trafik siciline kayıtlı kara nakil aracı olması durumunda araç kaydına icrai haciz konulması tarihinde satış isteme süresinin başlamasına rağmen, aracın fiilen ele geçirilememesi sebebiyle kıymet takdiri yapılamadığından satışının da yapılması mümkün olmadığı, bu sebeple fiilen haczedilemeyen araçların satışını talep etme süresinin, kayden haczedildiği tarihte başlamasına rağmen, fiilen satışı gerçekleşme imkanı bulunmadığı, takip alacaklısının, malın satışını yapmak imkanı olmamasına rağmen, satış isteme sürelerinin geçmesi sebebiyle haczin düşmesini engellemek için yapılması gerekenin, mahcuzun satışını talep edip, bu konuda İİK’nın 59. maddesi gereğince bir satış avansı yatırmak olduğu, kıymet takdiri yapılmayan bir malın satışının talep edilmesi durumunda İcra Müdürlüğü’nün satış talebini reddetmesinde bir usulsüzlük bulunmadığı, bu sebeple icra dairesinin bu kararına karşı İcra Mahkemesine müracaat edilmesi halinde İcra Mahkemesince de şikayetin reddine karar verildiğinde de satışın talebinin reddi kararı kesinleşeceği, bu sebeple de alacaklının şikayete zorlanmasının gereksiz olacağı, şikayet olunanın süresi içindeki satış talebinin usulüne uygun olduğu, mahcuz aracın satışının yapıldığı tarih itibariyle anılan dosyalardan konulan haczin devam ettiği, bu sebeple şikayetçi vekilinin sıra cetveline itirazının yerinde olmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir. Kararı, şikayetçi vekili temyiz etmiştir. Şikayet, sıra cetvelindeki sıraya ilişkindir. Şikayet olunanın, avans yatırmak suretiyle 11.09.2009 tarihinde yapmış olduğu satış talebi, 14.09.2009 tarihinde İcra Müdürü tarafından reddedilmiş olup, bu karara karşı şikayet yoluna başvurulmamıştır. Satışın reddine ilişkin İcra Müdürü kararının, bu şekilde kesinleşmesi nedeniyle, geçerli bir satış talebinin varlığından söz edilemez. Mahkemece bu husus gözetilerek, sonucuna göre karar vermek gerekirken, İcra Mahkemesince de şikayetin reddine karar verileceği varsayımıyla yazılı şekilde yanılgılı gerekçeyle hüküm tesisi doğru olmamıştır. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün, şikayetçi yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 05.11.2012 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.