İşçiden alınan ibranamenin geçerli olup olmadığı işçilik alacakları açısından oldukça ödem arz etmektedir. İş sözleşmesi sona erdiğinde, işveren tarafından işçiye fesih sebebiyle hak ettiği alacakları ödenmiş olsa da ödenmese de sıklıkla ibraname imzalatılmaktadır. İbraname, genel anlamıyla herhangi bir alacağın kalmadığına dair imzalatılan belgedir. İbraname Türk Borçlar Kanunu’nda düzenlenmiş olup ibra sözleşmesi olarak tanımlanmıştır.

Peki işçiden alınan ibranamenin geçerlilik koşulları nelerdir?

I.İbranamenin Geçerliliği İçin Aranan Şartlar:

İbra sözleşmesi olarak Türk Borçlar Kanunu’nun 420. Maddesinde düzenlenen ibranamenin geçerli olabilmesi için ilgili kanun hükmü gereğince;

‘’İşçinin işverenden alacağına ilişkin ibra sözleşmesinin yazılı olması, ibra tarihi itibarıyla sözleşmenin sona ermesinden başlayarak en az bir aylık sürenin geçmiş bulunması, ibra konusu alacağın türünün ve miktarının açıkça belirtilmesi, ödemenin hak tutarına nazaran noksansız ve banka aracılığıyla yapılması şarttır. Bu unsurları taşımayan ibra sözleşmeleri veya ibraname kesin olarak hükümsüzdür.’’

  • İbranamenin yazılı olması
  • İş sözleşmesinin feshedilmiş olması
  • Sözleşmenin feshinden itibaren en az 1 aylık sürenin geçmiş olması
  • İbra konusu alacakların türünün ve miktarının kalem kalem belirtilmesi
  • Ödemenin tam ve eksiksiz bir biçimde banka aracılığıyla yapılmış olması gerekmektedir.

Görüldüğü üzere, iş sözleşmesi feshedilmeden veya sözleşmenin feshinden sonra 1 aylık süre geçmeden işçiden alınan ibraname geçersizdir. Bu sebeple işçiye usulüne uygun şekilde düzenlenerek imzalatılmayan ibranameler yönünden, işçilik alacaklarının eksik ödenmesi söz konusu ise işçi işverene karşı ibraname imzalamış olsa dahi dava açabilir.

Hakkın gerçek tutarda ödendiğini ihtiva etmeyen ibra sözleşmeleri veya ibra beyanını muhtevi diğer ödeme belgeleri, içerdikleri miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir. Bu hâlde dahi, ödemelerin banka aracılığıyla yapılmış olması zorunludur.

II.Konuya İlişkin Emsal Yargıtay Kararları

Yargıtay tarafından işçiye eksik ödeme yapılması halinde ibraname makbuz olarak kabul edilmektedir.

  • Yargıtay 22. Hukuk Dairesi’nin E. 2017/18379 K. 2018/26445 Sayılı ve 06.12.2018 Tarihli kararında, işçinin işyerinde çalışması devam ederken alınan ibranamenin geçersiz olduğu ancak makbuz olarak kabul edildiği yönünde karar verilmiştir.

‘’6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için, kanuni koşulların varlığı aranmalıdır.

6098 Sayılı Kanun’un yürürlükte olmadığı dönemde imzalanan ibranamelerin geçerliliği sorunu ise, Yargıtayın konuyla ilgili aşağıda açıklanan ilkeleri çerçevesinde çözülmelidir:

a-)İş ilişkisi devam ederken düzenlenen ibra sözleşmeleri geçersizdir. İşçi bu dönemde tamamen işverene bağımlı durumdadır ve iş güvencesi hükümlerine rağmen iş ilişkisinin devamını sağlamak veya bir kısım işçilik alacaklarına bir an önce kavuşabilmek için iradesi dışında ibra sözleşmesi imzalamaya yönelmesi mümkün olup, Dairemizin kararlılık kazanmış uygulaması bu yöndedir.

b-)İbranamenin tarih içermemesi ve içeriğinden de fesih tarihinden sonra düzenlendiğinin açıkça anlaşılamaması durumunda ibranameye değer verilemez.

c-)İbranamenin geçerli olup olmadığı, 01/07/2012 tarihine kadar yürürlükte olan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun irade fesadını düzenleyen 23-31. maddeleri yönünden de değerlendirilmelidir. İbra sözleşmesi yapılırken taraflardan birinin esaslı hataya düşmesi, diğer tarafın veya üçüncü şahsın hile ya da korkutmasıyla karşılaşması halinde, ibra iradesinden söz edilemez.

Öte yandan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 21. maddesinde sözü edilen aşırı yararlanma (gabin) ölçütünün de ibra sözleşmelerinin geçerliliği noktasında değerlendirilmesi gerekir.

İbranamedeki irade fesadı hallerinin, 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 31. maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içinde ileri sürülmesi gerekir. Ancak, işe girerken alınan matbu nitelikteki ibranameler bakımından iş ilişkisinin devam ettiği süre içinde bir yıllık süre işlemez.

d-)İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.

e-)Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.

f-)Miktar içermeyen ibra sözleşmelerinde ise, geçerlilik sorunu titizlikle ele alınmalıdır. İrade fesadı denetimi yapılmalı ve somut olayın özelliklerine göre ibranamenin geçerliliği konusunda çözümler aranmalıdır. Fesihten sonra düzenlenen ve alacak kalemlerinin tek tek sayıldığı ibranamede, irade fesadı halleri ileri sürülüp kanıtlanmadığı sürece ibra iradesi geçerli sayılmalıdır.

g-)Yine, işçinin ibranamede kanuni haklarını saklı tuttuğuna dair ihtirazi kayda yer vermesi ibra iradesinin bulunmadığını gösterir.

h-)İbranamede yer almayan işçilik alacakları bakımından, borcun sona erdiği söylenemez. İbranamede yer alan işçilik alacaklarının bir kısmı yönünden savunma ile çelişkinin varlığı ibranameyi bütünüyle geçersiz kılmaz. Savunma ile çelişmeyen kısımlar yönünden ibra iradesine değer verilmelidir. Başka bir anlatımla, bu gibi durumlarda ibranamenin bölünebilir etkisinden söz edilebilir. Bir ibraname bazı alacaklar bakımından makbuz hükmünde sayılırken, bazı işçilik hak ve alacakları bakımından ise çelişki sebebiyle geçersizlikten söz edilebilir. Aynı ibranamede çelişki bulunmayan ve miktar içermeyen kalemler bakımından ise borç ibra yoluyla sona ermiş sayılabilir.

Somut uyuşmazlıkta, davacının SGK’ya bildirilen çalışmaları 12.03.2008 – 30.06.2009, 01.07.2009 – 31.07.2009, 01.08.2009 – 31.12.2009, 01.01.2010 – 31.12.2011, 01.01.2012 – 20.07.2014, 21.07.2014 – 23.01.2015 tarihleri arasındadır. Dosyada bulunan 31.03.2010 tarihli ibraname; 12.03.2008 – 31.03.2010 tarihleri arasındaki çalışma için düzenlenmiş matbu nitelikte bir belge olup düzenleme tarihi itibariyle çalışmanın halen devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu ibraname Mahkemece kıdem ve ihbar tazminatı ödemesi içerdiğinden makbuz hükmünde kabul edilmiştir. Dosya içerisinde bulunan diğer ibraname ise 01.04.2010-31.12.2011 tarihleri arasındaki çalışma nedeniyle 31.12.2011 tarihli olarak düzenlenmiş, matbu nitelikte olup düzenleme tarihi itibariyle çalışma halen devam ettiğinden mahkemece kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık ücretli izin ödemesi içermesi nedeniyle makbuz hükmünde kabul edilmiştir.

Mahkemece, çalışma devam ederken düzenlenen ibranamelere geçerlilik tanınmamasında bir isabetsizlik bulunmamakta ise de, bu ibranamelerin makbuz hükmünde kabul edilmiş olması dosya içeriğine ve benzer mahiyetteki dava dosyalarına uygun düşmemiştir.’’

  • Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin E. 2022/7746, K. 2022/8494 Sayılı ve 29.06.2024 Tarihli kararında işçiye kısmi ödeme yapılması halinde ibranamenin makbuz olarak kabul edildiği yönünde karar verilmiştir.

‘’3-)6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 Sayılı Kanun) yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden sonra düzenlenen ibra sözleşmeleri için yasal koşulların varlığı aranmalıdır. Ancak 6098 Sayılı Kanun’un yürürlükte olmadığı dönemde imzalanan ibranamenin geçerliliği sorunu, Dairemizin konuyla ilgili ilkeleri çerçevesinde değerlendirilmelidir. İbranamenin feshi izleyen bir aylık süre içinde düzenlenmesi ve ödemelerin banka kanalıyla yapılmamış oluşu 01.07.2012 tarihinden önce düzenlenen ibra sözleşmeleri için geçersizlik sonucu doğurmaz.

İbra sözleşmesi, varlığı tartışmasız olan bir borcun sona erdirilmesine dair bir yol olmakla, varlığı şüpheli ya da tartışmalı olan borçların ibra yoluyla sona ermesi mümkün değildir. Bu nedenle, işçinin hak kazanmadığı ileri sürülen bir borcun ibraya konu olması düşünülemez. Savunma ve işverenin diğer kayıtları ile çelişen ibra sözleşmelerinin geçersiz olduğu kabul edilmelidir.

Miktar içeren ibra sözleşmelerinde ise, alacağın tamamen ödenmiş olması durumunda borç ifa yoluyla sona ermiş olur. Buna karşın kısmi ödeme hallerinde, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarında ibraya değer verilmemekte ve yapılan ödemenin makbuz hükmünde olduğu kabul edilmektedir. Miktar içeren ibranamenin çalışırken alınmış olması makbuz etkisini ortadan kaldırmaz.

Dosya içerisinde 01.03.2001-30.09.2002 ile 01.10.2002-30.09.2004 tarihleri arasındaki dönemi kapsayan ibraname bulunmaktadır. İbraname incelendiğinde davacının imzasını havi olduğu ve kıdem tazminatına ilişkin miktar içerdiği anlaşılmaktadır. Bozma ilâmından sonra ibraname hakkında beyanı alınan davacı asil imza inkârında bulunmamış, ibranamede yazılı tutarı almadığını beyan etmiştir. İbraname Dairemiz ilke kararları çerçevesinde geçerli olmakla birlikte içerdiği miktarla sınırlı olarak makbuz hükmündedir.’’